Edirne Projesi
Gecenin bir vakti 30 gönlü güzel gönüllümüz ile yine çıktık yollara. Tekerleğimiz döndü umut için, umutlu yarınlar için. Güneşimizi, umudumuzu bu sefer Trakya’ya, Edirne’nin çocuklarına taşıdık.

Balkanlardan gelen soğuk havayı değil, minik yüreklerdeki sıcaklığı gördük Edirne’de. Ayçiçeklerinin güneşe dönmesi gibi, döndürdük yüreklerimizİ sevgi dolu masum yüreklere. Beş yıldır yollardayız. Yaz, kış demeden; uzak, yakın demeden; kar,kış demeden köy köy dolaşıp, umut ekiyoruz Anadolu tarlasına. Bu toprakların mayasında yer alan saflığı yeniden yoğuruyoruz. Her geçtiğimiz ilde aydınlattığımız köyler, o güzel hatıralar bir bir canlanıyor zihnimizde.
İlk gün Edirne’nin sınır köyünde, Kemalköy’deyiz gönüllülerimizle. Hemen kuruyoruz sevgi çemberimizi. Eller ellere kavuşuyor. Yüzlerde gülümsemeler artıyor. Güzel seslerden güzel türküler dinliyoruz. Etkinliklerimiz başlıyor. Edebiyatı, bilimi, sanatı sevdiriyoruz çocuklara. Matematiğe, Türkçe’ye çalış demiyor, inanırlarsa her şeyi başarabileceklerini söylüyoruz. Minareden bir ses yükseliyor velileri okula çağıran. Veliler yalnız bırakmıyor bizi. Kitap getirdik demiyor, yüreğimizden çıkanları yüreklere aktarıyoruz. Çocuklarınıza inanın, onları daha çok sevin diyoruz. Bir bakıyoruz tenefüste veliler sarmış çocuklarını hiç sarmadığı kadar. Önemli olan getirilen kitaplardan, yapılan etkinliklerden çok, o köy çocuklarının üniversitelerde olması gerektiğini, önemli olanın yolda olunması gerektiğini anlatıyoruz öğretmenlere. Günü şarkılarla, halaylarla tamamlıyoruz.’ Hayat bayram olsa’yı her projede daha yüksek sesle, daha da içten söylüyoruz.
İkinci gün hava daha soğuk, yürekler daha sıcak. Yağmur damlalarından önce varıyoruz Büyükdöllük köyüne. Çocuklar gülücüklerle karşılıyorlar bizi. Her zaman yaptığımızı, en iyi yaptığımız şeyi yeniden tekrarlıyoruz. Umut oluyoruz. Veliler yine can kulağıyla dinliyor sözlerimizi. “Şimdi öğrendik her şeyin televizyonlardaki gibi olmadığını” diyorlar. Ektiğimiz tohumları yeşerteceklerine söz veriyorlar. Gülüyor yüzler. Proje tamamlanıp, dönerken yine tekerlekler, eller sallanıyor. Tatlı bir hüzün kaplıyor köyü. Bir daha hiç göremeyeceği abi, ablasını kahraman ilan eden o küçük kahramanlar koşarak el sallıyor otobüsümüzün arkasından. Üç yıl önce gittiğimiz köyün müdürünü yeniden görmek, o okula yaptığımız projeden sonra çocukların başarılarını arttığını, köy tarihinde ilk defa öğrencilerin başarılı liselere yerleştiğini duymak bizi mutlu ediyor.
Biz haftasonlarımızı geçirmiyoruz, yaşıyoruz. Çocuklara, velilere, öğretmenlere yaşatmaya çalışıyoruz. Kitap değil umut dağıtıyoruz. Köy köy dolaşmaya, yürek yürek kapı çalmaya devam edeceğiz. Doğudan batıya, kuzeyden güneye bu topraklarda güneşin batmaması, herkesi aydınlatması için çabalamaya, emek harcamaya devam edeceğiz. Köylere bizlerle birlikte gelen yüzlerce gönüllümüze isim vermeden iyilik yapan destekçilerimize, masumiyeti ve sevgiyi barındıran onlarca köyümüze, bizi umutlandıran yüzlerce veli ve öğretmenimize, en önemlisi bize yüreklerini açan binlerce kardeşimize sonsuz teşekkürler. Köylerde ektiğimiz bu tohumların, filizlenerek yerlerimizi alması, bizim gibi Anadolu yollarında olması en büyük hayalimiz. Yollar yürümek için, uzaklar gitmek için var. Kütüphaneler kitaplar için, çocuklar sevmek için var. Gelin köylere gidelim, gelin bir günlük bir çocuğun kahramanı olalım, gelin bir çocuğa umut olalım. Gelin yolda olalım. Çünkü daha gidecek çok yolumuz var.